Yatkın Kişilerde Depresyon Ortaya Çıkmadan Önce Beyinin Yapısında ve Çalışmasında, Stres Hormon Cevabında Anormallikler Olduğunu Tespit Edildi

Yatkın Kişilerde Depresyon Ortaya Çıkmadan Önce Beyinin Yapısında ve Çalışmasında, Stres Hormon Cevabında Anormallikler Olduğunu Tespit Edildi

3 Aug 2017

Yaygın bir hastalık olan depresyonun ailevi geçişi bilinmektedir. Ancak, depresyona yatkın kişilerin beyin yapı ve işlevlerinde hastalık öncesi nasıl değişiklikler olduğu ise net olarak bilinmemektedir. Bu nedenle SoCAT Araştırma grubu depresif anneler ile onların hastalanmamış ama depresyona yatkın genç erişkin kızlarını, sağlıklı anne ve kızları ile karşılaştırdı. Karşılaştırma sonucunda yatkın kişilerde hastalıktan önce beyindeki karar verme, duyguları yönetme ve sosyal ilişkileri düzenleme alanlarında yapısal ve işlevsel olarak sorunlar olduğu tespit edildi. Benzer şekilde stres hormonu kortizolün salınımı yetersiz idi. Bu özellikler ise depresif annelerde çok daha belirgindi. Bu bulgular bize yatkın kişilerde beyin yapısı ve işlevlerinin hastalık öncesi değişmeye başladığını ve zamanla depresyona yol açacak şiddete ulaştığını göstermektedir.

Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre dünyada 350 milyon kişi depresyon veya benzeri hastalıklardan etkilenmektedir. Depresyon en fazla yeti yitimine ve ekonomik kayba neden olan ikinci hastalıktır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 12 ay içinde 15 yaş ve üzeri erkeklerin %7,4’ünün; kadınların ise %14,5’inin depresyon tanısı aldığı saptanmıştır (Sağlık İstatistikleri Yıllığı, 2015). Depresyon intihar sonucu ölümlerin en önemli nedenidir. Tüm dünyada yaklaşık 804.000 kişi intihar ederek ölmekte ve bunun 20 katı kişi ise ölüm ile sonuçlanmayan intihar girişimlerine başvurmaktadır.

Depresyonun genetik ve çevresel etkiler sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Genetik etkiler, tüm etkilerin %40’ını oluşturmaktadır. Bu nedenle ailesinde depresyon geçiren bireylerin genel topluma göre 3-5 kat daha fazla depresyona girmektedir.

Depresyon, farklı yöntemler ile tedavi edilen bir hastalık olmasına rağmen özellikle riskli/yatkın bireylerde hastalığı önleyecek yöntemler yoktur. Bu nedenle riskli bireylerde hastalık ile ilgili hormon ve beyin değişikliklerin olup olmadığı ve eğer var ise bunun depresyon hastalarınkine ne kadar benzer olduğu tespit ederek tedavi yöntemleri geliştirmek mümkün olabilecektir.

Bu düşünceden yola çıkarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi SoCAT Beyin Araştırma laboratuvarı TUBİTAK 1001 Programı çerçevesinde depresyon geçirmiş annelerin ve onların depresyon geçirmemiş 19-24 yaş arası kızlarının stres hormon cevaplarını ve beyin yapılarını inceledi. Bu incelemede elde edilen veriler depresyon geçirmemiş, ailesinde depresyon öyküsü olmayan annelerin ve kızlarının hormon cevaplarını ve beyin yapıları ile karşılaştırdı. 2009’dan beri devam eden çalışmanın verileri 4 ayrı uluslararası dergide yayınlandı.

Yatkın genç kadınların (bu grubun önümüzdeki 10 sene içinde en az %50 sinin depresyona girmesi beklenmektedir), sabahları böbrek üstü bezlerinden salgılana stres hormonu, kortizol düzeylerinin düşük olduğu tespit edildi. Kortizol kişiyi günlük hayatın stresine hazırlayan temel hormondur. Risk altındaki kadınlarda stres durumunda düşük kortizol düzeylerini artırabildiği görülürken, depresyondaki annelerinin bu hormon düzeylerini artıramamaktadırlar 1. Bu bulgular depresyon riski altındaki kişilerin bedenen strese hazırlanmasında sorunlar olduğunu göstermektedir. Önceleri bu durumu telafi edebilirken, kişilerde zaman içinde gelişen depresyon ile beraber strese hazırlanma kabiliyetlerini kaybetmektedirler.

İleri beyin görüntüleme yöntemleri kullanılarak riskli genç kadınların beyin yapılarının incelenmesi sonucunda beynin ön iç tarafında (dorsomedial frontal korteks) ve orta yan yüzeylerde (temporoparietal bölge) incelme görülmüştür. Bu alanların günlük sosyal ilişkilerde ve karar verme süreçlerine dahil olduğunu bilinmektedir 2. Bu değişiklilerin depresyon hastaları annelerinde de izlenmesi risk altındaki kişilerdeki beyin değişikliklerinin hastalanmadan çok önce olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak, ailesinde depresyon olan ve depresyona yatkın insanların beyin yapısındaki ve çalışmasındaki değişikliler, stresli durumlara verdiği hormonal cevaplar, depresyon hastalığı gelişmeden çok daha önce bozulmaktadır. Depresyona yatkın kişilerin strese ve olumsuz uyaranlara vermeleri gereken cevapları tam olarak veremediği ve strese hazırlanamadıkları anlaşılmaktadır. Bu anormal durumun kişiler depresyona girmeden düzeltilmesini sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesi ile yatkın kişilerin depresyona girmesinin önüne geçilebilir. Bu çalışmanın sonuçları bu hedefin gerçekleşmesi için gerekli bilgilerin bir kısmını sunmaktadır.

Galeri