SoCAT Laboratuvari Şizofreni Hastalarında Görülen Sinirliliğin Duygu Körlüğü ve Kötü Çocukluk İle İlişkili Olduğunu Gösterdi.

SoCAT Laboratuvari Şizofreni Hastalarında Görülen Sinirliliğin Duygu Körlüğü ve Kötü Çocukluk İle İlişkili Olduğunu Gösterdi.

24 Sep 2020

Şizofreni 20’li yaşlarda başlayan ve toplum içinde her yüz kişiden birinde görülen bir psikiyatrik hastalıktır. Bir çok belirtisi olmasına rağmen özellikle aile içi sorunlar hem hastayı hem de ailesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sorunlar pek çok defa hekim, aile ve hastanın çabalarına rağmen devam etmektedir. İlişki sorunlarının nedenleri arasında hastanın sinirli davranışları, basit sözel ve (yaralanmalara yol açmayan) fiziksel şiddet uygulaması söz konusu olmaktadır. bu durum uzun vadede hasta yakınlarını ciddi bir şekilde yıpratmakta ve tükenmelerine neden olmaktadır. Bu durumu engellemek için pek çok defa doktorlar tarafından olması gerekenden daha yüksek dozda ilaçlar reçete edilmektedir.

SoCAT Bilimsel Araştırma Grubu Koordinatörü Dr Ali Saffet Gönül ve ekibi şizofrenide gözlenen bu aşırı olmayan fakat hasta yakınlarını tüketen şiddet davranışının nedenlerini araştırdılar. Uluslararası Psychiatry Research Dergisinde yayınlanan çalışmanın temel sorusunu şizofrenide görülen şiddet davranışlarında hasta yakınlarının duygularını, ne hissettiklerini doğru okuyamamaya bağlı sinirlilik artışı mıdır sorusu oluşturdu. Çalışmaya alınan şizofreni hastalarından bilgisayar ekranında gördükleri yüz ifadelerindeki duyguyu tanımaları veya eşleştirmeleri istendi. Sağlıklı kontrollerle karşılaştırılan hastaların şaşırma, nötr, üzüntü, öfke gibi duyguları yanlışlıkla korku olarak adlandırmalarına bağlı sinirliliklerinin arttığı bulundu. Çalışmanın diğer önemli bir sonucu ise çocukluk çağında sözel, davranışsal, cinsel şiddete uğrayan hastaların diğer duyguları korku olarak tanımaları nedeniyle sinirliliklerinde artış olduğu şeklindeydi.

Prof Dr Ali Saffet Gönül, şizofreni hastalarının karşıdaki kişilerin duygularını anlamakta zorlandığını ve bu nedenle anlayamadıkları bu durum karşısında öfkeye kapılabileceklerini belirtti. Bu nedenle aile bireylerinin ve hastalar ile temasta olan kişilerin duygularını yüz ifadeleri yanında sözel olarak da belirtmelerinin faydası olacağını belirtti. Araştırmacılardan Uzman Dr. Melih Bilgi çocukluk çağı travmalarının bu sonuçta etkili olmasının çevrenin gelişim çağındaki önemini gösterdiğine de işaret etti. Bu çalışmanın sonuçları çocukluk çağı travmalarının neden olduğu şiddet olayları ile ilgili ‘rüzgar eken fırtına biçer’ atasözünü de doğrulamış oldu.

Galeri